8 Şubat 2010 Pazartesi

to whom it may concern (gibi)

Tek kelimeyle iğrenç bir el yazısına sahibim. Abartmıyorum bazen ne yazdığımı okuyamıyorum. İlkokulda durum daha da vahimdi. Ödevlerin yarısı yazılmış bir şekilde evin yolunu tutardım çoğunlukla. Zavallı Babam yarısı yazılı metinlerin ne demek istediğini anlamaya çalışmakla uğraşırken, psikopat çocukluğum hemen hemen her hafta eve gizemli birkaç ev ödevi getirmek konusunda başarıdan başarıya koşuyordu. İlkokul birinci sınıfın hemen başlarından aklımda kalan az şeyden biride düz çizgi çekme alıştırmalarıdır. Hayal gücünüzü zorlamanıza gerek yok benimkiler eğri büğrü ve bunun doruklarında. Yalan makinesinde “Everest’e 5 kere çıplak tırmandım” desem benim düz çizgi denemelerimden daha masum bir sonuç elde edilir.
Üniversitede durum farklı bir hal aldı..kötü not aldığım “ender” sınavlardan sonra; “ulan varya kesin yazımı okuyamadı ha” şeklindeki düşünceler, savunma mekanizmamın ön liberosunda üst üste en çok maçta forma giyen “bahane” olarak yerini aldı. Aslında birkaç sınav notu açıklamasından sonra “ne yazdığını okuyamadım şunu bir izah et” diyen birkaç hocam olmadı değil. Sanırım bundan daha fazla sayıda “adam gibi yazsaymış bununla mı uğraşacam” diyenler olmuştur. Tüm bunlardan sonra ve bazılarından önce bende oluşan düşünce “kötü bir el yazısıyla ne yazarsam yazayım, çok güzel ve güçlü bir anlatıma bile sahip olsa sonuç itibariyle “kötü” olacağı” yönündeydi. Berbat yazıma eşlik eden berbat “Dil Bilgisi” bilgim (olmayan yani) in de katkılarıyla yazma eyleminden uzak durdum. Aslında ne yazabilirdim ki ? Günlük tutmak bir erkek çocuğu ve devam eden yaşlarda bir erkek için fazla feminel bir durum olarak kafamda şekillenmişti. Fakat mektup.
Mektup yazmayı isterdim. Türkçe derslerindeki fason örnekler dışında hiç mektup yazmadım. Yukarıdaki nedenden dolayı cesaret edemedim. Yada adresleri bilmiyordum. Halbuki alıcı yerine “Doğru Kişi” yazmak yeterli olmalıydı. Mümkünse gönderen kısmı boş bırakılmalı..kime yollandıysa “O” doldurmalı. Çok önemli değil isimler “O” bile yeter. Pul büyüklüğünde bir parça, size ait bir parça; Ten, Deri. Epidermis yeterli çok derine inmeyin. Kanlı deri parçasını yalamanıza gerek olmadığını tahmin etmiştirsiniz. Tükürüğünüz sizde kalsın. Pul zarfa yapışır. En iyisi umularak yollanır.
Böyle bir mektup elinize geçtiği de pula dokunun..ürperiyorsa size aittir. Eğer sizin değilse onu tekrar postaya verin. Postada kaybolmazsa “Doğru Kişiye” ulaşacaktır. Koleksiyon yapmaya değer bir şey. İsterseniz tüm Pulları biriktirebilirsiniz. Maalesef seçim sizin.