23 Nisan 2010 Cuma

Çikolatadan Mermi

İnce Saz grubu, Macar Radyo Senfoni Orkestrası ile birlikte Türk Hava Yollarının 75. yıl kutlamaları için hazırlanan “Yollar” albümünün tanıtım konserini, 20 Mayıs 2008 tarihinde Cemal Reşit Rey’de gerçekleştirildiğinde, Dünyadan, her şeyden bir haber Gesi bağlarında dolanıyordum. O akşam ortaya konan müthiş performansı elimin altından 7/24 internet olmasına rağmen atlamamı, haki yeşilin bünyemde yarattığı genel arıza ile açıklarım. Açıkladım. Aylar sonrasında, aşağıda yer verdiğim şarkı ve şarkının enfes yorumuna denk gelince, “dolu bir silah taşırken karşılaşmamamız (tam) isabet olmuş” diye düşündüm.
Yorum için ne diyebilirim, güzelliğini nasıl tarif edebilirim bilmiyorum. Tarifsiz güzel söylüyor Dilek Türkan. Şarkının kendisine gelince. Sözlerini ben yazmışım. Hemen peşine kahrımdan ölmüşüm. Unutarak tekrar doğmuş ve yıllar sonra kendi sözlerimle vurulmuş gibiyim. “cuk oturdu” teriminin tam karşılığı bu olsa gerek. Tüm şarkı sanki çikolatadan bir mermi. İnsanın ağzına sıkası geliyor.

19 Nisan 2010 Pazartesi

sogno per un requiem

Karşılıklı iki yatakta yatıyoruz küçük gece lambalarımız açık. Başucumuz da birkaç kitap. Benimkilerden biri iyice dağılmış. Sayfalar benim kadar bağlı gözükmüyor cildine.
Gözüm onda. O ise ilgisiz, uyumaya çalışıyor. Uykuya dalabileceği pozisyonu arıyor sağında ve solunda. Huzursuz görünüyor, mevsime ait olmayan bir örtünün altında uyumaya çabalarken. Hiç sönmeyen gece lambası loşluğunda doğruluyor. Bir şeyle uğraşmaya başlıyor. Uğraştığı şey etrafa dağılıyor. İki dudağının arasından art arda çıkan beş harf. İsimlerimden biri. Yanıt veriyorum. Uzun zamandır yanıt vermeyi beklemişim. İki yatağın arasında, yerde kolları gövdesinden ayrılmış maket, oyuncak tahta bir ahtapot. Birkaç parçası ortalıkta gözükmüyor. Yatağını kontrol ediyorum el yordamıyla. Birkaç parça buluyorum. Ağzıma kadar sitem dolu ve mağrurum. “fazla inatçısın” diyor tebessüm ederek. “anlamış olman lazım” diyorum ifadesiz (“sende öylesin” mi demeliydim). (bilmiyor/umurunda değil). “terfi ettin” diyor. “Neye?” diyorum. Cevabı hatırlamıyorum. Sanırım başladığım noktaya. Sonundan onunla yüksek bir binanın içindeyiz. Duvar ile camın kesiştiği köşede, duvara yaslanmış dışarı bakıyor. Bulunduğumuz odaya insanlar giriyor. Uyanıyorum, terlemişim.

9 Nisan 2010 Cuma

Nasıl dizersin Kitaplarını ?

--Yazarına göre
--Yayın evine göre
--Renklerine göre
--Diline göre
--Yazarının milliyetine göre
--Duygusal kronolojiye göre
--Kalınlıklarına göre
--Boylarına göre
--Kronolojik sıraya göre
--Yazarın cinsiyetine göre
--Türüne göre
--Sık kullanımına göre
--Sık kullanılmamasına göre
--Yazarın ölüm nedenine göre
--Çevirmenine göre
--Baskısına göre
--Uyandırmak istediğin etkiye göre
--Uyandırmak istemediğin etkiye göre
--Rahat toz tutabilmesine göre
--Tozunun rahat alınabilmesine göre
--Alfabetik sıraya göre
--Karanlıkta görünebilmesine göre
--Karanlıkta görülememesine göre
--Kağıdının kalitesine göre
--Yazarının cinsel terciğine göre
--Yazarının hayat da olup olmadığına göre
--Sayfa ucunun katlanmış olmasına göre
--Kitap ayracı (mim) kullanımına göre
--Okunup okunmadıklarına göre
--Okunma sırasına göre
--Ona göre
--Buna göre

--Rasgele

1 Nisan 2010 Perşembe

Alois..Canavar..


“ Babamın beni devlet memuru yapma niyeti benim bu meslekten hoşlanmamama karşı olduğu sürece çatışma o kadar dayanılmaz değildi. O zamana kadar, kendi özel görüşlerimi bir ölçüye kadar kendime saklayabiliyordum ve her zaman anında onun söylediklerinin tersini iddia etmiyordum. Devlet memuru olmama konusundaki kesin kararım bana yetiyordu. Ve bu sarsılmaz bir karardı. Ben babamınkinden farklı bir plan yapınca sorun patlak verdi. Bana ilk kez ne olmak istediğim sorulduğunda, babamın gözde planını bir kez reddettikten sonra, aldığım kararı birden söyleyiverdim. Babamın bir an için dili tutuldu.
--Ressam mı? Sanatçı mı?
Aklımın başında olduğundan kuşkuya düştü ya da belki yanlış duyduğunu ya da yanlış anladığını zannetti. Ama durumu anlayınca ve özellikle de benim niyetimin ciddiliğini hissedince, bütün kararlılığıyla buna karşı koydu. Bu onun için kolay bir karardı çünkü gerçekten bir yeteneğim olabileceğini düşünemezdi.
--Sanatçı mı ? Hayır, ben yaşadığım sürece asla! “

Adolf Hitler